KRAL DEĞİL TOPLUM ÇIPLAK
Tuğçe Öztürk Almaç
01 Haziran 2022 Çarşamba 09:46
Bizi yaşadığımız toplumdan soyutlayan şey nedir? Kocaman kalabalıklar içinde tek başımıza gibi hissettiren?
Hoyratça yaşayıp kimseye görünmediğimizi düşündüren? Neden mi?
Kadınları öldürüp namus kavramının arkasına saklanabilirsiniz. Ne de olsa çoğunluk muhafazakâr.
İstanbul sözleşmesini siyasi ve ideolojik sebeplerle yok sayabilirsiniz. Ne de olsa öldürülen kadınlar.
Çocuklara tecavüz edip yapmadığınızı iddia edersiniz. Ne de olsa çocuk ya kimse inanmaz.
Hırsızlık yapıp bir mazeret bulabilirsiniz ve toplum büyük ihtimalle size acır da. Ne de olsa ‘kim olsa aynısını yapacaktı’ dersiniz.
Başkalarının hakkına el uzatırsınız, torpille iş bulur, torpille iş yaptırırsınız. Çünkü orada işini layıkıyla yapmak yerine bir menfaat karşılığı yapmaya alışmış bir kesim oluşmuştur. Herkesi eleştirir, konu siz olunca aynı döngüye girersiniz. Ne de olsa ‘çiğ olmak’ bunu gerektirir.
Örnek davranışlarla toplumu dinden imandan koparır bu yeni nesil de böyle dersiniz. Daha ne olabilir ki derken açık alanda cinsel ilişkiye (public sex) girilir. Hemen sebepler sıralanır. Uyuşturucu etkisi, yabancı uyruklu vs vs.
Dünyada birçok ülkeye gittim, birçok farklı milletten insanla tanıştım. Hemen hemen hiçbiri için özel hayatın herkesin içinde yaşanılabilirliği mümkün değil. En azından normal olmayan olarak tanımlanıyor. Ama bizim ülkemizde birileri sahilde açık saçık cinsel ilişkiye girdiğinde ya uyuşturucu etkisi ile oluyor ya da yabancı olduğu için. İyi de, ülkede neden uyuşturucu kullanma ihtiyacı duyuluyor, bu psikolojik travmaların sebebi ne, nasıl geçecek, ülkede neden bu kadar mülteci var, insanlar neden daha fazla antidepresan kullanıyor, yozlaşmanın sebebi ne, nasıl engellenebilir, gençlere neden fırsat sunulamıyor, neden beyin gözüne engel olunamıyor, köprüye asılan pankartı indirmeye çalışan polisler neden bu olaya müdahale edemiyor hiçbir cevap yok.
Hemen hemen hiç kimse futbol maçlarını kaçırmazken kaç kişi Jean-Jacques Rousseau’nun toplumsal
sözleşmesini okudu?
“Katılımcıların her birinin can ve malını, oluşturulan ortak gücü,bütünüyle savunup koruyacak bir katılım
biçiminin bulunması...Her biri bu ortaklıkta, diğer bütün katılımcılarla birleşirken, yine de yalnızca kendi
iradesine boyun eğmesi ve ortaklığa katılmadan önceki kadar özgür kalması.” Toplum sözleşmesinin çözümünü sunduğu sorun işte budur.’diyor özetle.
Ben bir birey olarak eşit ve özgür kalmak, korunmak, adaletten yararlanmak ve ait olduğum yerde serpilmek için toplum sözleşmesini onaylamışken görmek istediğim sahneler bunlar değil.
Siz görmek istemiyor olabilirsiniz ama ben söyleyeyim. Kral değil artık toplum çıplak…
Bu yazı toplam 10698 defa okunmuştur.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 1983 Antalya Son Haber