AMERİKA ZENCİLERİ İLE ANADOLU ALEVİLERİ
Ergün Efe
10 Aralık 2022 Cumartesi 01:23
ABD, bilindiği gibi dünyanın en büyük emperyalist gücüdür.
Dünya’yı tek başına sömüren rakipsiz tek ülkedir.
Ama Amerika’nın gerçek sahipleri olan zencileri” Dağdan gelenler bağdakilerini dövüyor ve kovuyor” hesabı, Amerikalı faşistler tarafından zencilere yapılan hakaret ve katliamlara devlet ve iktidarlar göz yumuyor…!
ABD’de ikinci belki de üçüncü hatta insan dahi satılmadıkları öz vatanlarında ki siyahi- zenciler kendilerini spor ve müzik dalında ispat etmelerinden başka çare kalmadığını sonunda anlamış oldular.
Peki “başardılar mı “diye sormaya gerek var mı?
Bence çok ama çok başarılı oldular hem spor da hem de müzik dalında…
Peki Türkiye’nin ‘Türkmen Bektaşi-Alevi ve Arap,” diye soracak olursanız tıpkı Amerika zencilerinin kaderlerini yaşamaya mahkum edilmiş durumdalar. Gerçek Türk olan Türkmen Bektaşi-Alevi ve Kürtler, maalesef sonradan Türk olanların tahkumü altına yaşamak zorunda kalmış durumdalar.
Aleviler inançları gereği; kavgadan, kandan, anlamsız, lüzumsuz, gereksiz savaş ve savaşlardan, ayrımcılıktan “Bir ağaç gibi tek ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak” ve yaşatmak, kültür, müzik, edebiyat, felsefe, şiir, ilim ve bilimle mutlu ve gelecek günlere umutlu bakarak kedilerini var etme çabası içinde inanç ve merhametini kayıp etmeden mücadele etmektedirler.
Alevileri bu kadim ve kutlu yoldan ne zulüm ne de ölüm ayırır.
Öyle olmamış olsaydı;
“Enel Hak” diyen Nesimi derisini yüzmelerine müsaade eder miydi?
Veya “Açılın kapılar Şah’a gidelim” diyen Pir sultan Abdal asılmasına rızalık gösterir miydi?
Tarihler boyunca onca eza ve ceza ya, bunca baskı ve zulüme karşı Aleviler bu acılara boyun eğer miydi?
Aleviler, derdini, tasasını ve sevdasını “telli kuran” denilen bağlamanın teline “Ali Aba” aşkıyla vurdun mu sazın telinden çıkan nameler te… Amerika’da duyulur.
Ama ne yazık ki, aynı havayı solan muhafazakâr iktidarlar duyar ama duymamazlıktan gelir!
Türkiye yasaları üç aşağı beş yukarı Amerika yasaları gibi tüm vatandaşlar eşittir diye yazar.
Yazmasına yazar ama bu iş öyle yasalarda yazıldığı gibi uygulanmıyor…?
Ne ABD’nin zencileri nede Türkiye’nin Alevi vatandaşları tamı tamına ana yasal haklarını almadıklarını dünya âlem biliyor…
Mesela Türkiye’den bir örnek verelim;
Diyanet İşleri Başkanlığında bir tek Alevi çalışanı yoktur.
Türkiye’nin 81 ilinde bir tek Alevi vali yoktur!
Bir tek Emniyet Genel müdürü yoktur!
Kendi vatanında, kendi toprağında, kendi bayrağının gölgesinde “el alem olmak” böyle bir şey demek ki…!
Bu durum üzücü ve düşündürücü olsa da Aleviler “İncinsen de incitme” diyen Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin sözü nün özünü düşünerek susmayı şimdilik tercih ediyorlar.
“Şimdilik” demekteki kastim şimdi olmazsa da ileri zaman içinde mutlaka Alevilerin Yurttaşlık hakkını vermeyecek olurlarsa hem Türkiye hem de Avrupa’da ki Aleviler ilim, bilim ve eğitime son derece önem vermekle beraber aynı paralelle örgütlenerek yurttaşlık haklarını yasal yollardan alacağına inananlardan biriyim.
Bu ve bunun gibi saymakla bitmeyecek kadar gerekçe vardır.
ABD Zencileri, ırkçılardan, Türkiye Alevileri ise hem ırkçılardan hem de dinci yobazlardan çekmektedirler.
ABD’nin zencileri “Amerikan ulusunun” yaratılmasın da, Türkiye Alevileri de Türk Ulusunun yaratılmasında etkili olmuş Anadolu’yu Türk yurdu haline gelmesini sağlamıştır.
Alevilerin öz vatanlarında dışlanmaları, ötekileştirilmeleri üzücü olsa da vatanlarına ihanet etmiyor olmaları büyük bir aşkla bağlı olmalarını gösterir.
Devlet’in, millettin, mahallenin ve komşularının yüz yıllık baskıları sonucu, çaresiz kalan ABD’nin zencileri Gitarlarına, Türkiye, Alevileri ise dert, keder ve tasalarını “Telli Kuran” denen bağlamalarıyla yüreklerinden süzülen sözü öze dönüşüyle haksızlık ve adaletsizliğe karşı isyanlarını sazın ve gitarın teline vurarak haykırmaları yüz yıllarca devem edeceğini sanmıyorum.
Bu ve bunlar gibi onlarca neden ve zorunluklarla Amerika’daki zenciler ile Türkiye’deki Aleviler Müzikleriyle kendilerinden söz ettirmeyenin gurur ve onurunu yaşamaktadırlar.
Amerika’nın zencileri müzikleriyle dünya piyasalarını da kendilerine söz ettirmenin ötesinde tasarruf edeceğimizden çok daha fazla şöhret ve para kazanarak ülke ekonomisine ciddi katkı sunmaları dahi ırkçılığı, dinciliği ve ayrımcılığı önleyemiyor.
Türkiye Anadolu Alevileri yüz yıllardan beri binlerce, Nesimi, Yemeni, Fuzuli, Şah İsmail, Virani, Kul Himmet, Pir Sultan Abdal, Taptuk Emre Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Dede korkut, Şehy Edebali, Karacaoğlan, Hacı Bayram, Pir Sultan Abdal, Aşık Veysel, Aşık Daimi, Aşık Davut Sulari ve Aşık Mahsuni Şerif gibi daha nice isimlerini saymadığımız ve bilmediğimiz Ozanlar, Aşıklar, Ermişler, dervişler ve pirler, 800 yıl öncesinden Türk dili ve edebiyatının gelişip zenginleşmesine en büyük katkı sunmamış olsalardı belki de bugün Türk dili unutulmuş olacaktı.
Bazı Türkler Osmanlılara “ecdadım” der, hadi oradan… Osmanlının resmi dili Farsça ve Arapça idi. Türk ve Türk dilini sevmediklerinden olmalı ki Osmanlıca abuk, sabuk bir dil uydurmaya çalışıyorlardı.
İşte tam da bu nedenle, bugün Türk dilinin ve Türk halk şiirinin varlığının yegâne sebebi Alevi Ozan ve en büyük Türk Alevi düşünürü Hacı Bektaş Veli gibi öz be öz Türkçe konuşan Alevi ozan ve Şairlerine borçludur.
Bu yazı toplam 8317 defa okunmuştur.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 1983 Antalya Son Haber