25 Nisan 2024
  • Antalya30°C

SANATI KORUMAK FİKREN ÖZGÜN OLMAKLA BAŞLAR

Tuğçe Öztürk Almaç

19 Mayıs 2020 Salı 23:02

Özgün olamamak; tükenmişliğimizin bir göstergesi, mesleklere karşı bakış açımızın bozukluğudur. Teknoloji gelişirken bir yandan da bizi yozlaştırdığı kaçınılmaz gerçektir. Hemen hemen her konuda ‘copy paste’ faciasını yaşarız. Bizi arayanların bir kısmı hukuki konularda birkaç soru sorup sonra Google’da buldukları hazır dilekçeler ile dava açmaya kalkarlar. Birkaç duruşma sonra da yana yakıla yanımıza gelirler. Oysaki bilgi dünyanın en kıymetli hazinesidir ve bize hazır bir tepside sunulmaz. Öyle olsa 4 yıl hukuk fakültesinde ansiklopedik kitapları okuyup güzel gözlerimi bozacağıma daha kolay yolları denerdim. Ama bunu anlayabilmek için de ETİK olmak gereklidir. Asgari ücret ve kişi başına düşen milli gelir rakamlarıyla güzel memleketimin insanına ETİK olmak konusunda bir şey söyleyebilmek ise boşluğa konuşmak gibidir. Emeğe saygı hep lafta kalan tatlı bir ‘ezgi’ kıvamında dilden dile dolaşmaktadır.

Aynı düşünce tarzı sanat ve sanatçılar için de geçerlidir. Fikri Sınai Haklar konusunda açılmış davaların büyük bir kısmı özgün olarak oluşturulmuş eserlerin, eser sahibinin rızası olmaksızın, yeni bir eser gibi umuma arz edilmesinden, mali ve manevi haklarının ihlale uğratılmasından kaynaklanmaktadır. İNTİHAL…

İntihal hususu öyle geniş kapsamlıdır ki fikri eserlerde intihal olması için mutlaka sözlerin ya da müziğin aynı olması da gerekmez. Bazen sözleri değiştirilen eserin çıkış noktası, anlatmak istediği aynıdır, bazen de sözler farklı ama müzik birebir aynıdır. Bazen buna dahi gerek görmeden eserin makamı değiştirilip özgünmüşçesine umuma arz edilir. Hepsinin ortak noktası ise eser sahibinin haklarının ihlal edilmesi ve aynı zamanda sanata karşı çarpık bakış açımızdır.

Elbette sanattan bahsedebilmek için önce çokça değişmiş olan sanatçı olmanın kriterlerini yeniden konuşmamız gerekir. Sanat nedir, neden sanata ihtiyaç duyulur, sanat kimin içindir, sanatçı nasıl olunur…En can alıcı soru ise ‘Copy paste’ sanat olur mu? Sorunun cevabı kişiden kişiye değişebileceği gibi 2 şekilde cevap verebilirim. Gerçekten olan, copy paste sanatın oldukça popüler olmasıdır. Gerçekte olması gereken ise, sanatın nadir, farklı, özgün bir emek gerektirmesinden copy paste şeklinde olamayacağıdır.

Yıl olmuş 2020, elin oğlu yapay AY üretebilmekle meşgulken biz mesleklerimizi yaparken dahi üretici ve özgün olamıyoruz, mesleği layıkıyla yapmaya çalışanlara sırf daha çok ama etik dışı para kazanmak için engel oluyoruz. Neden?

Atam ne de güzel söylemiş zamanında: ‘Muallimler! Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, nesiller ister.’ Ah özgürlük’ Nasıl güzel ama bir o kadar bize unutturulan bir kavramsın…

Etik olmak için önce özgür olmak gerekir. Özgür olursak özgün de oluruz. Özgün olursak hiçbir güç diğerlerine saygılı olmamıza engel olamaz. Çünkü bu içsel bir erdemdir. Böylece ne sanatçının eseri intihale uğratılır, ne avukatın emeği hiçe sayılır. Elbette özgün olunması gereken konuların yazılacağı liste oldukça uzundur ve bir yerden başlamak gerekir. Sonra bir bakmışız ‘Muasır Medeniyler Seviyesine’ –sosyal, ekonomik ve bilimsel açıdan diğer ülkelerden önde olan- ulaşmışız. Üzülerek söylüyorum ama şu an amatör ligde bile oynamıyoruz…

 

Bu yazı toplam 14749 defa okunmuştur.
Yorumlar