20 Nisan 2024
  • Antalya19°C

ÖĞRETMENLERİMİZ VE 24 KASIM

Ömer Yetgin

24 Kasım 2020 Salı 00:05

 

            Eğitim; yaşamın her alanında, her ortamda tutunacağımız bir dal, sığınacağımız bir liman, çağdaşlığın simgesi…

            Gelişmişliğin ve çağdaşlığın temel kurallarından birisi olan eğitim; eğitimcilerin varlığı ile güzel ve anlamlı…

            Topluma faydalı birer fertler olmamızda büyük rol üstlenen, sabırla, özveriyle tüm sorunlarımızla ilgilenen, yeri geldiğinde anne baba şevkatini bizden esirgemeyen öğretmenlerimiz  çok değerli varlıklar…

                                    Eğitim deyince kuşkusuz aklımıza hemen öğretmenler geliyor…  Eğitim ise; insana yapılan yatırımların en değerlisi, en önemlisi…

            Değişen ve gelişen yaşantımıza eğitime bir ömür boyu parantez açmak şart.

            Yani; eğitimi kısa bir süreliğine dar bir kalıba sokmak yanlış olur…

            Evrensel ölçekte global barışın, uzlaşmanın, hoşgörünün, aydınlanmanın ve daha yaşanabilir bir dünyanın anahtarı yine eğitimde…

            Yaşantımıza yön vermiş, emek vermiş, sabır vermiş, sevgi, saygı ve kişilik kazandırmış önemli değerleri bir günle sınırlandırmak büyük yanlış.

            Her 24 Kasım’da büyük bir görev üstlenen ve geleceğimizin teminatı diye tanımlayabileceğimiz öğretmenleri “anımsıyoruz.”

            Bugün bu duygularla anımsıyoruz öğretmenlerimizi.

            Bu duygularla özlem gideriyoruz…

            Şurası bir gerçek ki; İlköğretimde hatta kreşte tanımaya başladığımız öğretmenler, yaşantımızın her evresinde ışık demetini bizlerin aydınlanması için etrafa saçıyor ve bu aydınlık hepimizi aydınlatıyor.

                        Bu büyük değerlerimizi sadece bir günde anımsamak, değerini özümsemek olası değil.

            Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitime ve öğretmenlere verdiği değer; çağdaş Türkiye modeli için gerçekten altı çizilmesi gereken bir ayrıntı.

           

            Pozitif enerjisini, bilgisini, birikimini bize aktaran, topluma yararlı, ülkeye yararlı bir fert olmamız için adeta çırpınan eğitimcilerimize ne kadar teşekkür etsek azdır.

            Kutsal bir görevi yerine getirirken, aslında oldukça yıpranan bu değerlerimizin değerini yıllar sonra anlayabiliyoruz ancak.

            Anlayabiliyorsak; yine de bir  kazanım diye düşünüyorum…

                                   Üniversite döneminde de toplumsal sorumluluk alma noktasında bizlere rehber olan, kişiliğimizin gelişimi, gelişen dünyanın ihtiyaçlarına göre aktif rol üstlenmemiz noktasında örnek olan öğretmenlerimiz; gerçekten toplumsal barışın ve dünya barışının temel direktörleri olarak karşımıza çıkıyor…

            Öğretmenlerimizin geçmişten bugüne gelen sorunları var, sıkıntıları var.

            Bu sorunlar ekseninde yaşadığımız pandemi sürecinde bile görev aşkıyla tebessümlerini eksik etmeyen, yarınlara umutlu girebilmemiz adına bilgi dağarcıklarını sürekli yenileyen bu değerlerimize hak ettikleri değeri verebiliyor muyuz?

            Önemli olan bu bence.

            Öğretmenlerimizin bugün ve gelecek açısından kafalarının rahat olması gerek.

            Etrafını aydınlatırken, kendisi mum gibi eriyen bu özge değerlerimizin kronikleşmiş sorunlarını çözerken, övgüyü de, değeri de, tebessümü de, onlara olan saygımızı ve sevgimizi bir günle sınırlandırmamak gerek…

                        Öğretmenlerimizi saygıyla, sevgiyle her zaman hak ettikleri değeri verelim…

            

Bu yazı toplam 544 defa okunmuştur.
Yorumlar